Annelik fazla tedbirli olmayı
fazla tedbirli olmak ise hafif paranoyalı bir delilik halini beraberinde
getiriyor sanki.. Oyun parkına gidildiğinde; kaydırak güvenli mi, salıncak
sağlam mı, restoranda; aman o sandalyeden düşmesin, sokakta; ayağı takılmasın,
araba yoluna kaçmasın diye diye içsel bir dürtüyle kartal gözleri ve keskin
kulakları ile radarları her daim açık şekilde gezen kaç anneyiz desem epey bir
yandaş toplarım diye düşünüyorum J
Benim için bu tedbir durumunun
bir de alerji bacağı var ki, işte o zaman annelik paranoya seviyem Nirvana’ya
ulaşıyor!
Daha önceki yazılarımda da
bahsettiğim gibi, Ela’nın alerjik hassasiyeti; ilgili besin maddesinin değil
kendisi, sadece bulaşığı ile teması halinde dahi alerjik atak geçirtebilecek
seviyede. Hal böyle olunca, onun temas ettiği ya da ona temas eden canlı ve
cansız herşey bizim gözümüzde potansiyel bir tehlike unsuru haline geliyor. Böyle
düşünüldüğünde, Ela’nın ve dolayısıyla bizlerin yaşantısı çok zor ve ciddi
anlamda kısıtlanmış olmalı gibi gözüküyor. Ancak, aldığımız ve hayatımızda
artık bir rutin haline gelmiş önlemler dizisi ile yaşamak o kadar da zor ve
sıkıntılı değil.
Bir evin içerisi düşünüldüğünde,
en çok özen gösterilmesi gereken yaşam alanı bence mutfaktır. Besin
maddelerinin yuvası mutfak olunca zaten bu kaçınılmaz bir durum oluyor. Hemen
hemen her çocuğun kendine ait cicili bicili tabak, bardak ve çatal kaşık seti
vardır. Besin alerjisi olan bir çocuğun ise mutlaka -yalnızca kendisinin
kullandığı- bir yemek seti, bardağı, hatta tencere ve tavasıyla pişirme seti
olmalıdır. Bu gereçler için; eğer elde yıkanacaksa ayrı bir sünger kullanılması
ya da bulaşık makinesinde yüksek ısıda yıkanması besin bulaşması riskini
ortadan kaldıracaktır. Bilindiği üzere bazı besin maddeleri, örneğin yumurta,
piştikten sonra oldukça zor temizlenen bir gıdadır. Bu nedenle, daha önce omlet
pişirilmiş bir tavada yumurta alerjisi olan bir çocuk için yemek hazırlamak
oldukça riskli bir hareket olabilir. Bu gibi ihtimalleri ortadan kaldırmanın en
güvenli yolu ise bizim yaptığımız gibi ayrı mutfak gereçleri kullanmaktan
geçiyor.
Mutfaktaki riskler ne yazık ki
sadece kullanılan gereçlerle sınırlı değil.. Yemek yaparken elim kirli bir
şekilde tutmuş olabilirim diye düşünerek dolap kulplarını, buzdolabı kapağını,
bulaşık makinesi ve fırın kulplarını, yemek masasını ve tezgahı mutfaktaki işim
bittikten sonra her seferinde ıslak mendil ile dezenfekte ediyorum. Ela’nın
fiziksel gelişiminin ona sağladığı erişim kolaylığı kadar, yaşı gereği oynamaya
başladığı taklit oyunlarının da (temizlik yapmak, ütü yapmak, yemek yapmak ki
tüm bunlar içerisinde favorisidir) bu paranoyamda rolü var.
Sadece mutfak ile sınırlı
kalmayarak evin hiçbir yerinde alerjen besinleri erişilebilecek şekilde ortada
bırakmıyoruz. Kontrolsüz döküntü, saçıntıya karşı asla yatak odalarımızda yemek
yemiyoruz. Yemek esnasında ve sonrasında el-ağız temizliği yapmadan Ela’yı öpüp
koklamıyor, onun eşyalarına ve oyuncaklarına temas etmiyoruz. Sofrada kırıntıları
kontrol altında tutuyor, yere dökülmesine engel oluyoruz. Aslına bakarsanız
besin alerjisi bizleri olduğumuzdan da titiz ve düzenli yaptı.
Çocuğun yaşının bizde olduğu gibi
küçük olduğu hallerde, kendi özel durumunu anlayabilmesini ve kendi kendini
tehlikelerden korumasını beklemek mümkün değil. Dolayısıyla da tüm bu önlemleri
ev halkının benimseyip uygulamaya geçirmesi harika, ancak yeterli değil! Ev
içerisinde oluşturduğunuz koruma zincirinin tamamlanabilmesi için, evinize sık
gidip gelen akraba ve arkadaşlarınıza da kısa ve net bir bilgilendirme yapmalı
ve onlardan da bu önlemleri yerine getirmelerini beklemelisiniz. İçlerinde
durumu sizin kadar ciddiye almayanlar ya da önlemlerinizi aşırı bulanlar olabilir.
Yine de yılmayın. Çünkü yaşamadan ciddiyetinin anlaşılması zor bir durum ile
başediyorsunuz. Tavsiyem, tedbiri de kontrolü de asla elden bırakmayın ve büyüklerimizin
deyimi ile “eşşeğinizi hep sağlam kazığa bağlayın”.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder