3 Eylül 2013 Salı

Evdeki Tehlike

Annelik fazla tedbirli olmayı fazla tedbirli olmak ise hafif paranoyalı bir delilik halini beraberinde getiriyor sanki.. Oyun parkına gidildiğinde; kaydırak güvenli mi, salıncak sağlam mı, restoranda; aman o sandalyeden düşmesin, sokakta; ayağı takılmasın, araba yoluna kaçmasın diye diye içsel bir dürtüyle kartal gözleri ve keskin kulakları ile radarları her daim açık şekilde gezen kaç anneyiz desem epey bir yandaş toplarım diye düşünüyorum J
Benim için bu tedbir durumunun bir de alerji bacağı var ki, işte o zaman annelik paranoya seviyem Nirvana’ya ulaşıyor!

Daha önceki yazılarımda da bahsettiğim gibi, Ela’nın alerjik hassasiyeti; ilgili besin maddesinin değil kendisi, sadece bulaşığı ile teması halinde dahi alerjik atak geçirtebilecek seviyede. Hal böyle olunca, onun temas ettiği ya da ona temas eden canlı ve cansız herşey bizim gözümüzde potansiyel bir tehlike unsuru haline geliyor. Böyle düşünüldüğünde, Ela’nın ve dolayısıyla bizlerin yaşantısı çok zor ve ciddi anlamda kısıtlanmış olmalı gibi gözüküyor. Ancak, aldığımız ve hayatımızda artık bir rutin haline gelmiş önlemler dizisi ile yaşamak o kadar da zor ve sıkıntılı değil.
 
Bir evin içerisi düşünüldüğünde, en çok özen gösterilmesi gereken yaşam alanı bence mutfaktır. Besin maddelerinin yuvası mutfak olunca zaten bu kaçınılmaz bir durum oluyor. Hemen hemen her çocuğun kendine ait cicili bicili tabak, bardak ve çatal kaşık seti vardır. Besin alerjisi olan bir çocuğun ise mutlaka -yalnızca kendisinin kullandığı- bir yemek seti, bardağı, hatta tencere ve tavasıyla pişirme seti olmalıdır. Bu gereçler için; eğer elde yıkanacaksa ayrı bir sünger kullanılması ya da bulaşık makinesinde yüksek ısıda yıkanması besin bulaşması riskini ortadan kaldıracaktır. Bilindiği üzere bazı besin maddeleri, örneğin yumurta, piştikten sonra oldukça zor temizlenen bir gıdadır. Bu nedenle, daha önce omlet pişirilmiş bir tavada yumurta alerjisi olan bir çocuk için yemek hazırlamak oldukça riskli bir hareket olabilir. Bu gibi ihtimalleri ortadan kaldırmanın en güvenli yolu ise bizim yaptığımız gibi ayrı mutfak gereçleri kullanmaktan geçiyor.

Mutfaktaki riskler ne yazık ki sadece kullanılan gereçlerle sınırlı değil.. Yemek yaparken elim kirli bir şekilde tutmuş olabilirim diye düşünerek dolap kulplarını, buzdolabı kapağını, bulaşık makinesi ve fırın kulplarını, yemek masasını ve tezgahı mutfaktaki işim bittikten sonra her seferinde ıslak mendil ile dezenfekte ediyorum. Ela’nın fiziksel gelişiminin ona sağladığı erişim kolaylığı kadar, yaşı gereği oynamaya başladığı taklit oyunlarının da (temizlik yapmak, ütü yapmak, yemek yapmak ki tüm bunlar içerisinde favorisidir) bu paranoyamda rolü var.

Sadece mutfak ile sınırlı kalmayarak evin hiçbir yerinde alerjen besinleri erişilebilecek şekilde ortada bırakmıyoruz. Kontrolsüz döküntü, saçıntıya karşı asla yatak odalarımızda yemek yemiyoruz. Yemek esnasında ve sonrasında el-ağız temizliği yapmadan Ela’yı öpüp koklamıyor, onun eşyalarına ve oyuncaklarına temas etmiyoruz. Sofrada kırıntıları kontrol altında tutuyor, yere dökülmesine engel oluyoruz. Aslına bakarsanız besin alerjisi bizleri olduğumuzdan da titiz ve düzenli yaptı.
 
Çocuğun yaşının bizde olduğu gibi küçük olduğu hallerde, kendi özel durumunu anlayabilmesini ve kendi kendini tehlikelerden korumasını beklemek mümkün değil. Dolayısıyla da tüm bu önlemleri ev halkının benimseyip uygulamaya geçirmesi harika, ancak yeterli değil! Ev içerisinde oluşturduğunuz koruma zincirinin tamamlanabilmesi için, evinize sık gidip gelen akraba ve arkadaşlarınıza da kısa ve net bir bilgilendirme yapmalı ve onlardan da bu önlemleri yerine getirmelerini beklemelisiniz. İçlerinde durumu sizin kadar ciddiye almayanlar ya da önlemlerinizi aşırı bulanlar olabilir. Yine de yılmayın. Çünkü yaşamadan ciddiyetinin anlaşılması zor bir durum ile başediyorsunuz. Tavsiyem, tedbiri de kontrolü de asla elden bırakmayın ve büyüklerimizin deyimi ile “eşşeğinizi hep sağlam kazığa bağlayın”.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder